9 Eylül 2011 Cuma

Beypazarı Gezisi



Dokuz günlük uzun bir tatilde Ankara'da kalmak pek alışkın olmadığım bir duygu. Ne yapabiliriz diye düşünürken, sürpriz bir ziyaret: amcamlar geliyor. burada parantez açmak istiyorum (ne demekse artık) eğer istanbul tarafından ankara ya geliyorsanız, otobandan nasıl nerden çıkacağını bilmek zor zanaat. 98 yılından beri ankara da yaşamama rağmen ben bile tam idrak edebilmiş değilim. benim için en iyi tarifi haydar arkadaşım yaptı. istanbuldan gelirken gişeleri geçiyoruz ve sonra ilksağ sonra yine ilk sağ yapıyoruz. bu sapma bizi istanbul yolu dediğimiz güzergah üzerinden şehrin içine doğru yönlendiriyor. yol üzerindeki tabelalar yardımı ile istediğiniz yere yönelebiliyorsunuz. 


şunu kabul etmek lazım ki ankara araç trafiği için tabelalar yetersiz. tam döneceğiniz nokta da gideceğiniz yerin ismi küçük bir levha halinda karşınıza çıkıyor. sürat ile akan trafikte onu görmek o kadar kolay olmuyor. otobanda yada istanbulda e5 karayolundaki gibi 2 kez tabela çıkıyor, 3. tabelayı görünce dönüyorsunuz . burada durum biraz farklı olabiliyor. 

Neyse asıl konumuza dönecek olursa bayramın ikinci günü gezi rotamız Beypazarı. Doğruyu söylemek gerekirse ilk etapta 4. kez gidecek olmanın etkisi ile pek bir heyecan duymuyordum. tekrar  geziyor olduğum için yeni birşeyler görmeyi beklemiyordum. buraya kadarki anlatımından anlaşılacağı üzere olaylar beklentimin aksine gelişti. 


Ülkemizde nemrut, gap, karadeniz yaylaları gibi kültür turları mevcut. buralarda doğanın vermiş olduğu armağanlar gezginleri cezbetmekte ve yoğun ilgi görmekte. ama öncelikle safranbolu, sonra eskişehir ve beypazarı doğru girişim ve iyi yönetimlerin eseri hem yerli hemde yabancı turistlerin akınına uğruyor. 



Öncelikle beypazarında yöresel gıda maddeleri ve hediyelik eşyaların satıldığı şehrin merkezindeki dükkanlar ve sergi halindeki tezgahlar keyifle gezilecek yerler.  havuç yetiştiriciliği ileri seviyede. mersinde bulabileceğiniz cezeryenin buradaki ismi havuç döneri olarak geçiyor. ayrıca taze sıkılmış havuç suyu ve ahududu suyu  gibi doğal içecekler harika. geziniz esnasında bunlarla susuzluğunuzu giderebilir ve serinleyebilirsiniz. geziyi biraz uzattıktan sonra taş mektep te tarhana çorbası, beypazarı güveci,  sarması ve 80 katlı baklavasını mutlaka yemenizi tavsiye ederim. güveç yarım saatte bir çıkıyor beklemeniz gerekir ama inanın bana beklediğinize değecek. 



karanımızı doyurduktan sonra sergileri takip ederek yaşayan müze levhalarını izliyoruz. bu müze özel bir teşebbüs tarafından işletilmekte. tam 3 öğrenci 2 tl karşılığında, restore edilmiş ve içerisinde sizleri sürprizlerin beklediği bir ortama giriyorsunuz. masal gibi. girmeden dönmemenizi tavsiye ederim. bu atmosferden çıktıktan sonra ise rotamız araç ile hıdırlık tepesi. bu tepeden tüm beypazarını görebilir ve fotoğraf makinalarınız ile güzel resimler çekebilirsiniz. gün batımına doğru manzara ayrı bir güzel. 


turun son kısmında ise eğer aç hissetmiyorsanız çay içmeye davet ediyor sizi inözü vadisi. eğer acıktıysanız ve vakit de ilerlediyse bağ evinde güzel bir menü ve gösteri bekliyor. canlı yapılan müzik, tarihi bağ evi bahçesince güzel bir yaz gecesi yaşamanızı sağlıyor. Mekanın tüm yiyecekleri güzel fakat beni en çok etkileyen etli sarması oldu. 



İnanın anlattıklarım çok yüzeysel. detaylara çok fazla girmeyip sizin gezerken yaşayarak görmenizi tavsiye ederim. Beypazarında büyük emeği geçen Mahsur Yavaş, bölge esnafının ve güzel insanların emeğine ve yüreğine sağlık diyerek yazımı sonlandırıyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder